Dev avları yutan pitonların kalbi nasıl dayanıyor? Kalp sıkıntıları tedavilerine tahlil olabilir!

Afrika, Güney Asya ve Avustralya’da yaşayan pitonlar, büyük avları tek seferde yutma yetenekleriyle tanınıyor. Bu yılanlar, besin bulmanın sıkıntı olduğu bölgelerde uzun müddet aç kalabiliyor ve akabinde büyük ölçüde yemek tüketebiliyorlar. Fakat, pitonların bu süreçte kalplerinin nasıl etkilendiği hakkında bilgi sonluydu.

Colorado Boulder Üniversitesi’nden Leslie Leinwand, “Pitonlar, yabanî tabiatta yemek yemeden aylar hatta bir yıl geçirebilir ve sonra kendi beden kütlelerinden daha büyük bir şey tüketebilirler. Lakin tekrar de kalp ve öbür organları olumsuz etkilenmeden bu süreci tamamlarlar,” dedi.

Leinwand ve grubu, bu fenomeni araştırmak üzere kraliyet pitonu (Python regius) çeşidinin kalbini inceledi. Çalışmada, 28 gün boyunca yemek yemeyen pitonlara, beden kütlelerinin yüzde 25’ine eşit olan fareler yedirildi. Öteki bir küme piton ise aç bırakıldı.

Yemek yiyen pitonların kalbinin, 24 saat içinde yüzde 25 büyüdüğü ve kalp kasını oluşturan iplikçiklerin, aç kalan pitonlara kıyasla yaklaşık yüzde 50 daha fazla kuvvetle kasıldığı gözlemlendi. Bu iplikçikler, yemek yemeyen pitonlardakine nazaran daha az gergin bulunmuştu. Ayrıyeten, yemek yiyen pitonların metabolizmasının hızlandığı ve birtakım gen tabirlerinin değiştiği tespit edildi.

“BÜYÜYÜP TEKRAR KÜÇÜLÜYOR”

Bilim insanları, pitonların iki hafta kadar sonra sindirme sürecini tamamladıklarında, tüm organlarının olağana döndüğünü ve yalnızca kalbin biraz daha büyük kaldığını belirledi. Leinwand, “Pitonların uzun müddet aç kalabilmeleri ve büyük öğünleri aralıklı olarak tüketebilmeleri, hayatta kalmaları açısından kritik kıymette. Bedenlerindeki organlar, yemek yedikten sonra süratli bir halde büyüyüp, sindirimden sonra tekrar küçülüyor,” diyor.

Bu çalışma, pitonların zorlayıcı durumlarda kalbinin sertleşmediğini gösterdi. Bilim insanları, bu düzeneğin insan kalp hastalıklarının tedavisinde nasıl kullanılabileceğini araştırmayı umuyor. Leinwand, “Pitonların kalbindeki bu sağlıklı biyolojik mekanizmayı uygulayabilirsek, kalp hastalarına değerli yardımlarda bulunabiliriz,” diyor.