TKP Genel Sekreteri Okuyan: Sol buysa biz değiliz
TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan “Güç birliklerine, işbirliklerine önem veriyoruz ama CHP’den ve Kürt siyasi hareketinden kopamayan Türkiye solu ile ilişkimizi kesiyoruz” dedi.
Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Sekreteri Kemal Okuyan TKP’nin YouTube kanalında Gündem programının konuğu oldu, oyuncu ve seslendirme sanatçısı Arda Kavaklıoğlu’nun sorularını yanıtladı.
Okuyan programda TKP’nin 14. Kongresinde alınan kararlar ve ülkemizde yaşanan güncel gelişmelere dair değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye Konferansı 7-8 Eylül hafta sonunda “Devrimci Görevler için Derinleşme, Derinleşerek Devrim ve Sosyalizme…” sloganıyla gerçekleşti.
Filistin direnişi ve İsrail’in saldırganlığı; Ukrayna’daki savaşın gölgesinde Türkiye dış politikası; komünizm ve uluslararası alan; Kürt sorununda komünist yaklaşım ve görevler; göçmen sorununda gerçekler ve TKP’nin görevleri; Türkiye ekonomisindeki dönüşüm ve sınıf mücadelesi alanı; düzen siyaseti, devrimci görevler ve TKP’nin müdahalesi başlıklarında kapsamlı bir şekilde değerlendirildi.
‘TKP KONGRE SÜRECİNDE CESUR DAVRANDI’
Kongre sürecine ve yayımlanan sonuç bildirilerine dair görüşleri sorulan Okuyan, “TKP zaten ilkeleri ve tutarlılığı olan bir parti ama kongre süreçleri ayrıca ince ayarlar vermek, derinlikli tartışmalar yürütmek için önemli süreçlerdir” diyerek başladığı sözlerine şöyle devam etti:
“TKP kongre sürecinde cesur davrandı, siyasette cesur davranmazsanız analizlerinizde sağlıklı bir siyasi zemine de yerleşemezsiniz.
Güç birliklerine, işbirliklerine önem veriyoruz ama CHP’den ve Kürt siyasi hareketinden kopamayan Türkiye solu ile ilişkimizi kesiyoruz. Bu raporun gösterdiği önemli şeylerden bir tanesi şu ki, TKP bir süre kendi mücadelesine odaklanacak. Tabii ki biz toplumsal düzeyde işbirlikleri yapıyoruz, toplumsal düzeyde yeni alanlar açıyoruz, herkesin TKP’li olmasını bekleyemeyiz. Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi bu açıdan çok önemli bir olanak ama sol partiler arasındaki, iş birliği, cephe, güç birliği gibi oluşumların bir parçası olmayacağız en azından bir süre.
Bu rapor bunu söylemiyor sadece aynı zamanda o dünyanın da dışına çıkmaktan söz ediyor, sol buysa biz solcu değiliz diyerek de özetlenebilir belki.
Raporda yeni bir şey var mı dersek doğrultu açısından zikzakları olan bir parti değiliz biz bu açıdan bir değişiklik yok ama yeni çok fazla şey var, derinleşme, ayrıntılara girmek gibi.”
‘CHP’DEN VE KÜRT SİYASİ HAREKETİNDEN KOPAMAYAN BİR SOL, SOL DEĞİLDİR’
“Sola atfedilen ne var ya da yok TKP’de?” sorusuna da yanıt veren Okuyan, sol kavramının tarihsel bir kavram olduğunu hatırlatarak sözlerini sürdürdü:
“CHP de sol, dünyada da durum böyle, ABD’de bile cumhuriyetçi parti demokratları solcu olmakla ‘itham ediyor’. Biz yıllarca ‘gerçek sol anti-emperyalisttir, kamucudur’ dedik mesela buradan devam edersek, CHP’den ve Kürt siyasi hareketinden kopamayan bir sol, sol değildir. Ya da onlar kendilerine sol diyorsa biz böylesine kirli bir alanda hegemonya mücadelesine girmek istemiyoruz.
Biz komünistiz, tabii ki gerçek sol bizim hattımız.
TKP sınıf mücadelesi ekseninde mücadelesine devam eder. TKP, ‘solun diğer kesimlerinin gündemine girmeyen ama ülkemizi ve dünyayı ilgilendiren önemli sorunlarımız var ve biz mücadelemizi buradan öreceğiz’ diyor.”
‘TÜRKİYE’DE LAİK DUYARLILIĞI OLANLARIN YARISI AMERİKANCI’
“TKP’nin kongre raporunda kendine genişçe yer bulan önemli başlıklardan biri laiklik hatta bu başlık TKP’yi diğer sol partilerden ayıran bir şey. Eğitimle hiçbir ilgisi olmayan eski Genelkurmay başkanı, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar kalkıp eğitimde dinselleşmeye dair nasıl bu kadar pervasız olabiliyor?” sorusunu yanıtlayan Okuyan, “Türkiye’de laik duyarlılığı olan geniş bir toplam var, toplumda Hulusi Akar’ın söylediklerine de çok fazla tepki geldi ama işe yaramadı” diyerek sözlerine şöyle devam etti:
“Bu tür tepkilerin iki yakası bir araya gelmiyor. Türkiye toplumunun tek meselesi laiklik olsa Türkiye’de laikliği savunanlarla laikliğe karşı olanlar arasında bir karşıtlık olur ve bu mücadele sürerdi.
Ama Türkiye’nin tek meselesi bu değil, birincisi emek-sermaye meselesi diğeri emperyalizmle mücadele. Türkiye’de laik duyarlılığı olan insanların büyük bir bölümü, laikliği yaşam tarzına indirgiyor. Dolayısıyla Türkiye’nin batı ittifakının bir parçası hatta sığıntısı olarak kalmasını savunuyorlar. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz, Türkiye’de laik duyarlılığı olanların yarısı Amerikancı.
Laik duyarlılığı olan bir kesim, işçi sınıfı meseleleri, işçi sınıfının uğradığı haksızlıklarda, işten atmalarda duyarsız kalabiliyor.
Türkiye’de komünistler dışında kimse denklemin bu başlıklarında sağlıklı bir tutum içerisine giremiyor. Bu konuda CHP ve Kürt siyasi hareketinin de çok büyük etkisi var. Bir konuda sağlıklı bir tutum alıp, diğer konularda sağlıksız bir tutum aldığınız zaman o sağlıklı tutumunuz da boşa gidiyor.
Şimdilerde Türkiye solu içerisinde de laikliğin önemi keşfediliyor ama burada da tutarlılık yok. Düne kadar tarikatlar sivil toplum kuruluşudur diyenler bir özeleştiri vermedi.
Laikliği bir devrimci programın parçası haline getirmediğinizde etkisiz kalır.
İşçi sınıfının haklarını savunuyorum deyip laiklikle ilgilenmezseniz laikliği savunamazsınız. Emperyalizmle mücadele ediyorum derken sınıf meselelerini pas geçerseniz bu iş olmaz.”
‘FİLİSTİN DİRENİŞİ İYİDİR AMA HAMAS KÖTÜDÜR DİYEMEZSİNİZ’
Kongre sürecinin önemli gündemlerinden biri de uluslararası alandaki gelişmelerdi, TKP’nin bu alandaki görüşlerine dair soruları da yanıtlayan Okuyan şöyle konuştu:
“Filistin’in şu anda siyasal ideolojik dengesi var, iklimi var ve saldıran İsrail var işgalci bir İsrail var. Bu saldırıya karşı Filistin halkının desteğini alan ve bu saldırıya direnen bir örgüt var. Hamas başka bir dönemde geçmişte veya yarın karşı-devrimci bir örgüt olabilir. Ama şu anda bir direnişe öncülük ediyor. Filistin direnişi iyidir ama Hamas kötüdür diyemezsiniz, siyaset böyle yapılmaz.
Biz Filistin halkının bu mücadelede başarıya ulaşmasını isteriz, bu başarıdan Hamas’ın yararlanıp yararlanmayacağı gibi saçma bir soruyu yanıtlamaya çalışmayız.
Biz olağan koşullarda bırakın sempatiyi, bir duygudaşlık göstermeyeceğimiz Hamas’ın yani aslında Filistin halkının başarılı olmasını istiyoruz.
Filistin direnişi iyidir, haklıdır, Filistin halkı mazlumdur ama Hamas kötüdür türünden bir düşüncenin parçası olamayız. Bu İsrail propagandasıdır. Bizim tavrımız belli, Filistin direnişi güç kazanır, Filistin’in iç dinamiklerinde devrimci seküler hareketler güç kazanır bunu isteriz ama bu şu anda yok diye Filistin direnişinin önüne bir engel de biz çıkaramayız.”
İZMİR’DE AMERİKAN SAVAŞ GEMİSİNE TEPKİ: ‘ELLERİNİ KOLLARINI SALLAYARAK GEZEMEDİLER’
İzmir’e demirleyen Amerikan savaş gemisine dair TKP’nin düzenlediği eylemlere dair de konuşan Okuyan “bir NATO gemisinin kanıksanmaması gerekir” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“AKP’nin bir tarafta Filistin için gözyaşları döküp öbür taraftan İsrail’e destek için bölgede olan bir geminin Türkiye’ye demirlemesine izin vermek bir ikiyüzlülüktür.
Bu gemiye gösterilen tepki sayesinde elbette ellerini kollarını sallayarak gezemediler, bugün gezmelerini engellersiniz, yarın o geminin gelmesini engellersiniz, ABD’nin NATO’nun daha fazla sorgulanmasını sağlarsınız bunlar önemli adımlardır.
TKP bu durumun kanıksanmaması için bir eylem yaptı.
Bu geminin geldiği günler THTM’nin başlattığı NATO karşıtı mücadeleye de denk geldi. İstanbul Kartal’dan İncirlik Üssü’ne süren yürüyüş toplumda sözünü ettiğimiz tutarsızlıkların ortadan kalkması için de önemli bir destek. Ben ülkemi seviyorum diyenlerin, NATO’yu, holdingleri sevmiyorum demesi lazım. Bu yürüyüş biraz da bu bütünlüğü sağlamak için önemli.”
‘KAYGILIYIZ AMA KÜBA’YI ASLA YALNIZ BIRAKMAYACAĞIZ’
Küba’ya dair değerlendirmeli sorulan Okuyan, Küba’nın devrimden bu yana süren ABD ablukasına değinerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Küba’da ekonomik durum iyi değil, sosyalizmin bazı kazanımlarında dair geri adımlar atmak zorunda kalınıyor. Küba’nın başta Kübalılar ve insanlık için ayakta kalması lazım. Küba’da kapitalist restorasyon riski var elbette.
Biz kaygılarımızı dile getiriyoruz ama sadece kaygınızı dile getirmek yetmez aynı zamanda güçlü bir şekilde dayanışma içinde olmak gerektiğini düşünüyoruz. Ne kendimizi ne de başkalarını kandırmayız evet kaygılıyız, dostlarımız için kaygılıyız. Ama Küba’yı asla yalnız bırakmayacağız.”