Ölümsüz kabul edilen bu canlı, bulaşıcı bir kanser türü üretebilir
Doğada ölümsüz olarak kabul edilen hidra adı verilen denizanası benzeri canlılar, aşırı beslendiklerinde tümör geliştirebiliyor ve bu tümörler, klonları aracılığıyla sonraki nesillere bulaşabiliyor. Hidra üzerine yapılan yeni bir araştırma, bulaşıcı kanser türlerine dair genel anlayışımızı değiştiriyor.
Çok hücreli canlılar için tümörler kaçınılmaz bir risk olsa da, bireyler arasında bulaşabilen kanser türleri oldukça nadir.
Bu tür kanserlerin en bilinen örnekleri Tasmanya canavarlarını etkileyen iki tür kanser, köpeklerde görülen bir başka örnek ve midye gibi kabuklu canlılarda gözlemlenen 11 vakadan oluşuyor.
Fransa Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi’nden (CNRS) evrimsel ekolog Sophie Tissot ve ekibi, bulaşıcı kanserlerin kökenini araştırmak için farklı bir yol izledi.
Araştırmacılar, hidra adı verilen tatlı su canlısında tümörlerin laboratuvar ortamında aşırı beslenme sonucu nasıl geliştiğini ve nesilden nesile nasıl aktarıldığını gözlemlediler.
Bulaşıcı kanserin izleri
Tatlı sularda yaşayan ve denizanası ile deniz şakayıklarına akraba olan Hydra oligactis, “ölümsüz” olarak kabul ediliyor.
Kendi kendine üreyen bu canlı, kendi kopyalarını üreterek çoğalıyor. Araştırma, tümör gelişimine ve bu tümörlerin sonraki nesillere nasıl geçtiğine dair yeni bulgular ortaya koydu.
Araştırmada, aşırı beslenme koşullarında tümör gelişimi gösteren 50 hidra incelendi.
Araştırmacılar, bu canlıları beş nesil boyunca izleyerek tümörlerin kalıtımsal olarak nasıl aktarıldığını gözlemledi.
Tümörsüz hidraların torunlarına kıyasla, tümörlü hidraların torunlarında dört kat daha fazla tümör geliştiği belirlendi.
Ekosistemler için tehlike olabilir
Tissot ve ekibi, bu bulguların bulaşıcı kanserlerin yayılmasına neden olabilecek çevresel koşulların yeniden değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor.
Özellikle insan faaliyetlerinin ekosistemleri bozduğu durumlarda, bulaşıcı kanserlerin yayılmasını kolaylaştırabilecek koşulların ortaya çıkabileceği belirtiliyor.
Araştırmanın sonuçları Proceedings of the Royal Society B dergisinde yayımlandı.